İZNİK
resimden daha güzeldi |
Yıllar önce de İznik’te bulunma
fırsatımız olmuştu ve çok sade
kolay gezilebilen bir yer sanmıştık,Yanılmışız..
2018 yılının Temmuz ayında kızımla
gittiğimizde üç büyük imparatorluğun
izlerini ararken iki gün yetmedi.
Birkaç tanesine gidemedik,uzak geldi
veya gün yetmedi. Bu şehre bir daha gelmemiz için bahanemiz olsun dedik.
Üç büyük İmparatorluk’tan bizlere
kalan miraslara sahip çıkılmış restore edilmiş veya edilmekte olan bir kent. Bilgilendirme yeterli
İznik için çok iyi çalışmalar yapılmakta, yapılmış.İznik tarihi ve antik şehiri “açık
hava müzesi” olarak Dünya Kültürel Miras Listesine girmeye hazırlanıyor.
Yeşil Cami ve Çevresi gerçekten çok Mistik |
İznik ,tarih boyunca uğruna savaşanların,gelecek
nesillere ben buradaydım demek için eser bırakanların tarihine ev sahipliği
yapmaktadır.
İznik coğrafi konum olarak ;
Bursa’nın 86 km kuzeydoğusunda aynı adla anılan
İznik Gölünün doğu kısmına kurulmuştur.
Nasıl gidilir derseniz,
İznik ilçesi Bursa ilimize bağlı 85
km uzaklıkta her saat otogardan kalkan otobüs ve minibüsler var.
İstanbul-iznik arası 210 km Yani
2.5-3 saat te varılacak bir mesafe de , bir veya iki gece kalmanızı tavsiye
ederim.Tarihini anlamak,doğasını çözmek,gölünde yüzerken gün batımını seyretmek ve yayın balığını
yemek için kesinlikle gidilmelidir.
Konaklamamız:
Konaklamamız:
Biz göl kıyısında Göllüce köyününün
biraz ilerisinde Doğa Muhit adlı
Çadır kampta kaldık ve kampın göl
kıyısında olmasının tüm nimetlerinden
yararlandık;gölde yüzmenin,gün
batımını izlemenin veya ona karşı çay içmenin
sabahın yedisinde gölde yüzmenin ve
balık ağlarını toplayan balıkçıları seyretmenin keyfini çıkardık.
Bize iyi ki buradayız dedittirdi.
Kamp yeri;restoranın arka
bahçesinde,zeytin ağaçları altında
salıncaklı,hamaklı ufak ve şirin bir
yerdi.Tek kusuru wc ve duşların biraz bakımsız olmasıydı.
Çadırımız
Kızımla ilk çadır kamp yerimizdi,çadır kamptan ne istediğimizi
keşfettik,bundan sonra güvenli,temiz,aile işletmelerinde çadır kamplarında
kalabileceğimizi keşfettik ve kaldık,daha sonraki yazılarımda beğendiğimiz,beğenmediğimiz
çadır kamp yerlerinden de bahsederim…Tavsiye ederim.
Sabah kahvaltımız simit-peynir tarzında göl kıyısındaki parklarda oluyor.Öğlenleri ise sokakta herhangi bir restoranttan yiyoruz veya sokak satıcılarından meyve alıyoruz.Akşam yemeğinde ise gündüzden gözüme kestirdiğimiz restorana gidiyoruz öncellikle tercihimiz
yöresel lezzetler oluyor.
İznik'te kamp alanın restorantında
kamp sahibinin gölde tutuğu yayın balığını
yedik,balığın pişmesi ve lezzeti ve
yeşillikler içinde sunulması çok güzeldi.
İkinci akşam ise Kır Çiçeği restorantta
kebap çeşitlerinden tattık ve
burayı da beğendik.
Fiyatları makul ölçüde geldi.Kazıklandık
değmezmiş demedik.
Kızımın bisikletini yanımızdaydı ilk
gün gezerken bisikletle kullandı fakat şehir sokakları dar ve arabaların park etmelerinden dolayı
bisiklet kullanmaya elverişli değildi.Yine de diğer şehirlerinin imkanlarına göre daha bisiklet kullanmak için olanak vardı.
İznik göl kıyısında asfalt yolda
bisiklet kullanmak daha güvenli
Rakım 85m,yüzölçümü 753 km2 halkın
geçim kaynağı tarımcılık ve zeytincilik
ve çinicilik ve en önemli gelirleri
arasında yılın her mevsiminde gelen yerli
yabancı
turistler oluşturuyor.
Mezarlık Yolu |
Sokaklarda gezerken fark edersiniz
her yerde zeytin ağaçları ve çini işletmeleri var.Ayrıca bahçeden yeni toplandığı belli olan meyve
sebze satanlara rastlanıyor almadan,yemeden geçemiyoz.
İznik denince herkesin
aklın ilk önce çinisi daha sonra gölü geliyor.
İZNİK ÇİNİSİ
XV-XVll .yüzyıllar arasında İznik
çinisi büyük gelişme göstermiş ve Osmanlı mimarisinde önemli bir dekoratif
unsur olarak kullanılmıştır.
Çini,cami,çeşme,sebil,kütüphane gibi
çeşitli eserlerde geniş bir kullanım
sahası bulmuştur.
XV,XVl, ve XVll. yüzyıllarda yapılan
başlıca yapıları süsleyen,desen,renk ve teknik bakımdan eşsiz güzellikteki
duvar çinileri hep İznik fırınlarından çıkığı gibi birçok Avrupa ve Amerika
müze ve koleksiyonlarının en değerli eşyaları arasında yer alan göz kamaştırıcı
güzellikteki tabak,kase,fincan,kandil ve maşraplar da İznik fırınlarında
yapılmıştır.
1648 yılında Şam’a giderken İznik’e
uğrayan ve İznik’i gezen ünlü Seyyah Evliya Çelebi İznik’te büyük bir çarşı ve
çini fırınları bulunduğuna işaret eder ve şöyle der:”Burada insanı hayretler
içerisinde bırakan bukalemun (çok renkli ) nakışlı öyle çiniler işlenir ki tarifinden dil acizdir.”
XVll.yüzyılın sonlarından itibaren
İznik çini sanayii ve tekniğinde duraklama dönemi başladı.Çünkü Osmanlı
İmparatorluğu’nda siyasi,askeri otorite boşluğunun ortaya çıkması ve ekonomik
bir krizin yaşanmasına paralel olarak sarayın mimari faaliyetleri azaldı.
Tüm Eserleri Muhteşem |
Sarayın İznik çinisi yapımcıları
üzerindeki himayeside kayboldu.İznik çinisi parlak
dönemini kaybetti.
dönemini kaybetti.
300 yıl aradan sonra 1985’de Faik
Kırımlı usta İstanbul’dan İznik’e gelerek bir atölye kurmuştur.Bu atölyelerde
İznik klasik çinilerinin üretimine yeniden başlandı.
Akademik,teknolojik ve kültürel
destekli İznik Çini ve Keramik araştırmaları için ilk adım 1993’de atıldı ve
İznik Eğitim ve Öğretim Vakfı çatısı altında “İznik Çini-Seramik Araştırma
Merkezi “ adıyla bir merkez kuruldu.
Böylece İznik Çiniciliği bu vakfın
kurulması ile yeniden gün ışığına çıktı renklerinden ve kalitesinden bir şey
kaybetmeden.
İZNİK ÇİNİ FIRINLARI KAZI ALANI
İznik’te Osmanlı dönemi çini-keramik
fırınlarını araştırmak üzere,kazı ve sondajlara 1964-1969 arasında İstanbul
Üniversitesi tarafından yapılmıştır.Bu kazı çalışmalarında çini örneklerini
yaratan fırınlar açığa çıkarılmıştır.
İznik Çinileri XV-XVl. Yüzyıllarda
küçük kubbeli bir pişirme ocağından olan fırınlarda üretilmiştir.
Gölün uzunluğu 33 km,genişliği 12 km,
çevresi 95 km dir.Gölün çevresi asfalt yollar yapılmış ulaşım
kolaylaşmıştır.Buralarda bisiklet ve treeking rotaları da var.Onları deneyimlemek çok güzel olabilir.
Gölün çevresinde 45 köy mevcut,yayın ve sazan balıkları en meşhurudur.
Gölün çevresinde 45 köy mevcut,yayın ve sazan balıkları en meşhurudur.
Antik dönemden beri İznik’e gelip de
balığından yemeyen ve göl hakkında yorum yapmayan seyyah olmamış.Bizim
Seyyahımız Evliya Çelebi ne demiş bakalım.
"Bu göl, İznik Gölü'dür.
Durgundur, Karanlıktır, Derindir, Bir kuyu su gibi, içindedir dağların" (Nazım Hikmet) |
"Burası beşinci iklimin yaşandığı
yerdir. Suyu ve havası çok güzeldir. Bu gölün çevresinde 45 tane köy vardır
ki, bunlar bağlı bahçeli, camili, hamamlı, küçük birer çarşılı mamur
köylerdir. Bu gölün suyunda civar ahali çamaşır yıkar. Hiç sabun sürmedikleri
halde yine de bembeyaz olur. Bu gölde 70 çeşit balık bulunur."
Bu sözler 1648 yılında İznik'e uğrayan Evliya Çelebinin "seyahatname" sinde yer almaktadır. İznik Gölü Cennet ülkemizin en güzel göllerinden biridir. Beşinci büyük gölümüzdür. Çevresindeki zeytin ormanlarının altın sarısı müşküle üzüm bağları ve her mevsim bin bir çeşit sebze ve meyvenin yetiştiği bitek topraklarının yaşam kaynağı; ilkçağın 'Askanya'sıdır. (Ascanius) Mitolojiye göre; bolluk, bereket, şarap ve toprak tanrısı 'Dionizos'un yıkandığı yerdir. |
Demiş, doğru söylemiştir.
|
Tarihi
Antik çağın ünlü coğrafyacısı
Strabona göre İznik ,Makedonya Kralı Büyük
İskender’in Komutanlarından
Antigonius Monophthalmos tarafından
M.Ö.316’da kurulmuştur.
Antik çağın geleneklerine göre İznik
,bilinen ilk Kurucusunun ismini aldı ‘’ANTİGONİA’’.
· M.Ö.301’de Makedonya İmparatoru Büyük
İskender’in mirasçıları,Genaral Antigonius ve Genaral Lysimakhos,imparatorluğu
egemenliğini almak için savaştılar ve Lysimakhos kazandı.Bu kez ismi Lysimakhos’un
eşinin ismi olan’’NİKAİA’’ oldu.
· Yörede hakim olan Bithynia Kralı Zipoites,M.Ö.279’da
Nikaia ele geçirdi.
Nikaia ,Bithynia Krallığının başkenti
oldu.
· Adına altın sikkeler basıldı.’’Altın
Şehir’’ ünvanı ile anıldı.
· Bithynia ordusu,General Lucullus
komutasındaki Roma ordusuna yenildi.
Kentin bu sefer de adı “NİCAEA” olur.
· M.S. 259 yılında Gotların saldırısına
uğradı.
· Romalılar ,surları yeniledi ve
genişletti.
· M.S.395’te Roma İmparatorluğu ikiye (Doğu-Batı
Roma) bölündü.
· Nicaea,Doğu Roma imparatorluğu
sınırları içinde kaldı.
· M.S. 476 da Batı Roma İmparatorluğu yıkılınca.
· 19.yy tarihçileri,M.S.476 dan sonra
Doğu Roma İmparatorluğuna Bizanslılar dediler.
· Bizanslılar,Nicaea da kiliseler,su
yolları,sarnıçlar yaptılar.
· 1071 de Selçuklu Sultanı Alpaslan’nın
Bizans ordularını Malazgirt’te yenmesinden sonra
· Kutlamışoğlu Süleyman Şah,1075
tarihinde Nicaea’yı aldı.
Ve Selçuklu devletinin başkenti
yaptı.
Tabi ki tekrar ismi
değişti.
Nİcaea’nın izi anlamında “İZNİK”
oldu. İznik ,Selçuklu Türklerine 22 yıl
başkentlik yapabildi.
· 1097 de bu seferde 1.haçlı ordusu,
Godefroy De Bouillo’un baş komutanlığında kuşatıldı ve alında.
1097 yılın da Haçlılıar iznik’i tekrar Bizanslılara
verdiler.
· Bizanslıların 2.iznik dönemi başladı.
lV.Haçlı Seferine katılan Latinler,Constantinopolis’i
işgal edip yağmaladılar.
· 1204 Constantinopolisi de(İstanbul) Latin
İmparatorluğunu kurdular.
· Bizans’ın saltanat soyu Theodoros
Lascaris, İznik’e kaçtı ve burada İmparatorluğunu ilan etti.
· İznik,böylece 57 yıl boyunca Bizans
İmparatorluğunun yönetim merkezi oldu.
· Bu dönemde de surlar onarıldı.Şehrin
korunması güçlendirildi.
· Başkent İznik’te Theodoros
Lascaris’den sonra dört imparator daha tahta çıktı.
· Vlll.Michael ,1261 yılında
Costantinopolisi yeniden ele geçirerek.
· Latin İmparatorluğuna son verdi.
· Bizans İmparorluğu’nun başkenti
tekrardan Costantinopolis (İstanbul) olmuştur.
· Osmanlı İmparatorluğ’nun ilk dönemlerinden
beri İznik ,ilgi çekmiş ve
fethedilmek
İstenmiştir.
· Osman bey zamanın da kuşatılmış ise
de alınamamıştır.
· İznik Sultan Orhan Bey zamanın da
1331 tarihinde fethedildi.
· Böylece İznik 234 yıllık aradan sonra
yeniden Türk idaresine girmiştir.
· İznik,özellikle ll.Murat ve
Çandarlılar döneminde şehir imar edildi ve birçok cami,medrese,han,hamam… bu
dönemde yapıldı.
· İznik,İstanbul’dan Anadoluya uzanan
sefer ve kervan yolunun üzerinde önemli bir durak ve konaklama merkezi oldu.
· XlV-XVl.yüzyıllarda İznik,Türk kültür
hayatında önemli bir yere sahipti.
· Birçok ulema ve şairin yetiştiği bir
kültür merkezine dönüşmüştür.
· Bu yüzden de İznik’e “Ulema
Yuvası”(Alimler Diyarı) denmiştir.
· İstanbul’un fethi ve Anadolu’daki
Osmanlı egemenliğinin pekişmesinden sonra,İznik’in önemi azaldı.
· Kara Halil Paşanın idamı,Çandarlı
ailesinin nüfuzunun sarsılmasına sebep oldu.
· Şehrin köklü ailelerinin
İstanbul’a göç etmeleri nedeni ile İznik
geriledi.
· XVl.yy dan sonlarında zenginliğini
kaybetmeye başladı.
Sonuç olarak çeşitli dönemlerin
askeri,siyasi,dini,sosyal ve kültürel yaşam biçimlerini bize yansıtan birçok
uygarlığın kalıntılarını günümüze taşıyan İznik ,açık hava müzesi niteliğini yüzyıllar geçse de hala
korumaktadır.
Bu Eserleri Gezerken Tanıyalım
ROMA DÖNEMİNDEN BİZE KALANLAR
SURLAR
İznik’in etrafını beş kenarlı çokgen
şeklinde kuşatan 4 ana kapı (İstanbul Kapı,Yenişehir Kapı,Lefke Kapı,Göl Kapı)
ve 12 tali kapı bulunan surlar,4970 metre uzunluğunda,yüksekliği 10-13 metre
arasında değişen surlarda yuvarlak ve kare şeklinde 114 burç bulunmaktadır.
Hellenistik dönemde inşa edilmeye
başlanan surlar,Roma ve Bizans dönemlerinde yapılan yeni ilaveler ve tamirlerle günümüzdeki şeklini almıştır.
SENATÜS SARAYI
Saray,M.S.lV. yüzyılda göl kıyısında
bugünkü inciraltı adıyla anılan mevkide inşa edilmiştir.Hıristiyan alemini
yakından ilgilendiren ve önemli kararların alındığı
“l.Ekümenik Konsil” burada
yapılmıştır.
l.VeVll.EKÜMENİK KONSİLLER
Senatüs Sarayın da,M.S.325 tarihinde
218 piskoposun katılımı ile ilk ekümenik konsil
yapılmış ve Hıristiyanlık dinine hayat veren “İznik Yasaları” adıyla
bilinen 20 maddelik karar alınmıştır.
İmparator l.Konstantinus’un huzurunda
yapılan l.Konsil şiddetli tartışmalara sahne olmuş.İskenderiyeli din adamı Arius’un “Hz.İsa’nın sadece bir
insan olduğu ve tanrıdan dünyaya gelmediği” şeklindeki tezi kısa sürede
taraftar toplamıştır.Piskoposların hoşuna gitmez ve Arius ve arkadaşları
toplantıdan kovulur.
Hz.İsa’nın tanrının oğlu olduğuna
dair sav kabul edilir.
Vll.Ekümenik konsil 787 tarihinde
gene İznik’te ki Ayasofya kilisesinde yapılır.
Kısaca İznik Hıristiyanlar açısından
önemli bir dini merkezlerden biridir.
OBELİKS ( DİKİLİTAŞ-BEŞTAŞ) ANITI
Kentin 5 km kuzeyinde bahçeler
arasında yükselen bu mezar anıtı eski Roma yolu üzerindedir.( Elbeyli Kasabası
).
M.S.l.yy da C.Casius Philiscus isimli
varlıklı bir Bithynialı anısına yapıldığı üzerindeki Hellence kitabeden
anlaşılmaktadır.
Dikdörtgen prizma bir kaide üzerine
beş adet üçgen prizma mermer blokun üst üste konulması ile inşa edilen obelisk
12 metre yüksekliktedir.
ANTİK ROMA TİYATROSU
Roma İmparatoru Trajanus döneminde
M.S.98-117 yılları arasında Bithynia Prokonsülü (Valisi) çabaları ile
yapılmıştır.
Düz araziye yapılmış nadir ve
görkemli yapılardan biridir.
BERBERKAYA MEZAR ANITI (KRAL MEZARI )
Abdülvahap Tepesi’nin güneybatı yamacındadır. Tek bir kaya kütlesinden yontularak yapılmıştır.İznik’te Hellenistik çağa ait tek eserdir. Üzerinde sade işçilik dekoratif bezemeler,silmeler ve kabartma göbeği gibi motifler vardır.
Abdülvahap Tepesi’nin güneybatı yamacındadır. Tek bir kaya kütlesinden yontularak yapılmıştır.İznik’te Hellenistik çağa ait tek eserdir. Üzerinde sade işçilik dekoratif bezemeler,silmeler ve kabartma göbeği gibi motifler vardır.
Mezarın Bithynia Kralı ll.Pruslas
(M.Ö.185-149 )için yapıldığı söylenir.
TAŞ KÖPRÜ
İznik-Orhangazi karayolunun 50 m
kuzeyindedir.
Roma döneminde yapılan ve tarihi ipek
yolu üzerinde bulunan taş köprü 20 metre uzunluğunda ve 2.5 m genişliğindedir.
BİZANS DÖNEMİ ESERLERİ
AYASOFYA MÜZESİ(ST.SOPHİA)
Müze şehrin tam ortasında kentin dört kapısına ulaşan yolların kesiştiği noktada yer alır. M.S.lV.yüzyılda Romalılar tarafından Gimnasium üzerine Bizans çağında yapıldığı tahmin edilen Ayasofya Müzesi,Orhan gazi tarafından 1331 yılında camiye dönüştürülen yapı,Kanuni döneminde Mimar Sinan tarafından yenilenmiştir.
AYASOFYA MÜZESİ(ST.SOPHİA)
Müze şehrin tam ortasında kentin dört kapısına ulaşan yolların kesiştiği noktada yer alır. M.S.lV.yüzyılda Romalılar tarafından Gimnasium üzerine Bizans çağında yapıldığı tahmin edilen Ayasofya Müzesi,Orhan gazi tarafından 1331 yılında camiye dönüştürülen yapı,Kanuni döneminde Mimar Sinan tarafından yenilenmiştir.
HYPOGE (YERALTI MEZARI )
M.S.lV. yüzyılda yapıldığı anlaşılan
bir yer altı mezar odasıdır.Tavan ve duvarları bitkisel geometrik motifler ile
hayvan figürlerinden oluşan freksler ile doludur.
Hıristiyan dini motiflerinin sembolik
bir anlayış ile betimlenmesi bakımından önemli bir eserdir.Hipojeyi
ölümsüzleştiren iç duvar yüzlerinin ve tonozun çok renkli freskler ile yapıldığı
günün canlılığını korumaktır.
Doğu yönünden kente gelen ve Lefke
Kapı’nın dışında biten su yolları,M.S.Vl.yüzyılda(527-565 yılları arasında )
İmparator Jüstinien tarafından yaptırılmıştır.Su kemerleri antik dönemden yakın
geçmişe kadar kentin su ihtiyacını karşılamıştır.Havuz başı-Lefke kapı
arasındaki su yolu günümüzde de ayaktadır.
M.S.Vl.yüzyılda inşa edilmiştir.11
basamaklı merdivenle inilerek ulaşılan bir oda halindeki vaftizhane,daire
planlı ve bir kubbeli yapıdır.Ortasında kare şeklinde mermer taşlarla çevrili
bir vaftiz teknesi yer alır.Vaftiz havuzunun
çevresinde İbranice ve Grekçe yazılar mevcuttur.
KOİMESİS KİLİSESİ
KOİMESİS KİLİSESİ
Vlll.yüzyılda (750 yılın da) piskopos
Hyakinthos tarafından inşa ettirilmiş.Hyakinthos Manastırı olarak
biliniyordu.iç duvarlarında,Yarım kubbesinde altın zemin üzerinde kucağında
Hz.İsa olan Meryem mozaği, iki yanında ise imparator elbiseleri ile giyimli
dört baş melek tavsir ediliyordu.Ayrıca dört incil yazarını kitapları hazırlar
vaziyette gösteren dört mozaik daha dikkat çekiyordu.325 yılı konsili tavsir
eden yağlı boya tablolar mevcuttu deniliyor. Maalesef 1922 de tamamen
yıkılmıştır.
HAGİOS TRYPHON KİLİSESİ
Xl.yüzyıldan sonra İznik Hükümdarı
ll.Thedoros Laskaris’in bir felsefe okulu ile birlikte yaptırdığı kilise,şu
anda kalıntı halindedir.Plandan büyük bir kubbe ile örtülü olduğu ve tabanının
çok süslü mozaiklerle kaplandığı anlaşılmıştır.
AYATRİFON KİLİSESİ
X-Xll.yy yaptırılmış bir Bizans
eseridir.Agalama Manastırı’na ait bir kilise olduğu öne sürülmektedir.Bu da
kalıntı halindedir.
BAZİLİKA
Amerika Arkeoloji Enstitüsü'nün(Archaeological Institute of America )tarafından
'2014 Yılının En Önemli 10 Keşfi' arasında gösterilen İznik gölü kıyısında 20 metere
derinlikte bulunan Bazilika, 1600 yıl önce Roma askerleri tarafından
İznik Gölü kıyısında öldürülen Aziz Neophytos'un adına
inşa edilmiştir.
BAZİLİKA
Amerika Arkeoloji Enstitüsü'nün(Archaeological Institute of America )tarafından
'2014 Yılının En Önemli 10 Keşfi' arasında gösterilen İznik gölü kıyısında 20 metere
derinlikte bulunan Bazilika, 1600 yıl önce Roma askerleri tarafından
İznik Gölü kıyısında öldürülen Aziz Neophytos'un adına
inşa edilmiştir.
OSMANLI DÖNEMİ MİRASLARIMIZ
İznikle sembolleşen ve en muhteşem
kültür varlıklarımızın başında gelir.
Yeşil Cami,adını yeşil çinili ve
tuğlalı minaresinden almıştır.
1378-1392 yılları arasında Çandarlı
Halil Hayrettin paşa tarafından Mimar Hacı Musa’ya yaptırılmıştır.Erken Osmanlı
döneminin tek kubelli camileri arasında
En görkemlilerindendir.Mermerden
yapılmış caminin mihrabında görülmeye değer ve zengin taş işçilik vardır.
1388 yılında 1.Murat tarafından
annesi Nilüfer Hatun anısına inşa ettirilmiştir.Binanın planı ters T harfi
şeklindedir.Bina bir kat küfeki taşı (deniz kabuklarının,çoğunlukla da küçük
istiridye kabuklarının oluşturduğu bir istiridye kalkeridir.) ve üç kat tuğla
sistemi ile inşa edilmiş,zengin taş ve tuğla işçiliğine sahiptir.
19.yüzyılın sonlarına kadar imaret
işlerini sürdüren yapı.Cumhuriyet döneminde 1960 yıllarına kadar depo olarak
kullanılmış.
1960 yılının ağustos ayında Müze
olarak kullanılmaya başlanmıştır.
İznik’te inşa edilen ilk Osmanlı
camisidir.1333-1334 yıllarında Hacı Özbek tarafından inşa ettirilmiştir.Kare
planlı olup minaresizdir.
Osmanlı mimarisinde son cemaat yerini
de örten tek kubbeli camilerin en eski örneklerindendir.
ll.Bayazit’in vezirlerinden Çandarlı
İbrahim Paşa tarafından XV.yüzyılda yaptırılmıştır.Cami tamamen yıkılmıştır.
Tek kubbeli ve kare planlı kubbede
İznik’in tanınmış müderrislerinden olan ve 1418’de vefat eden Şeyh Kudbeddin
yatmaktadır.
EŞREF-İ RUMİ (EŞREFZADE ) CAMİİ VE TÜRBESİ
ll.Bayazit’in oğlu Şehinşah’ın eşi
Mükrime Hatun tarafından XVl.yüzyılda yaptırılmıştır.
Caminin ve türbenin duvarları Sultan
lV.Murat tarafından ( 1640-1643 yıllarında)
çinilerle kaplatılmıştır.Kurtuluş savaşı sırasında tamamen yıkılmıştır.1950
yılında aslına benzer boyutlarda yeniden inşa edilmiştir.
Eski camiye ait sadece minare
ayaktadır.
Caminin yanındaki türbede XV.yüzyılın
büyük mutasavvıfı ve şairlerden olan Eşref-i Rumi yatmaktadır.
Sultan ll. Murat’ın kayınbiraderi ve
Çandarlı Halil Hayrettin Paşa’nın Torunu vezir Mahmut Çelebi tarafından 1442
yılında yaptırılmıştır. Yeşil Cami’nin Küçük bir örneğidir.
l. Murat’ın oğlu ve Yıldırım
Bayazıt’ın kardeşi Yakup Çelebi tarafından XlV. Yüzyılda ters T planına göre
inşa ettirilmiştir.Taş ve tuğla işçiliği değerlidir.
1919 yılına kadar imaret,1943’ten
sonra müze deposu olarak kullanılan yapı 1963 yılında restore edilmiş ve cami
olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Bahçesindeki türbe Yakup Çelebi adına
yaptırılmış bir makam türbesidir.
Yakup Çelebi Bursa’da babası l. Murat
Hüdavendigar’ın yanına gömülüdür.
ORHAN GAZİ CAMİİ VE HAMAMI
Orhan Gazi’nin 1334-35 tarihinde
yaptırıp bizzat eliyle ilk aşı dağıttığı imaret ve hamam harabe halindedir.
Camiye ait kitabe İznik müzesinde muhafaza edilmektedir.
Rumeli fatihi olarak bilinen Orhan
Gazinin oğlu Süleyman Şah tarafından 1332 yılında yaptırılmıştır. Bilinen en
eski Osmanlı medresesidir.Avlulu medreselerin de ilk örneğidir.
Binada 11 hücre,bir dershane ve bunları
örten 19 kubbe mevcuttur.Medrese açık avlulu ve “U” planlıdır.
XlV.yüzyılda Beylikler zamanından
kalan hamamın iç mimarisi çok ilginçtir.
Hamamın üst kısmı spiral kubbe ile
örtülmüştür. İç bükey on iki spiral dilimli kubbenin merkezinde ve her
diliminde aydınlık açıklıklar görülür.
1989-90 yıllarında konstrüksiyon
şemsiye ile koruma altına alınmıştır.
XV. yüzyılda inşa edilmiştir.Erkekler
ve kadınlara ait bölümleri olduğu için “çifte hamam”olarak da anılmaktadır.
Hamam günümüzde hala çalışmaktadır.
l.MURAT HAMAMI
İznik’in Türkler tarafından fethi
sırasında yararlıklar gösteren Kırgız Türklerin anısına,Orhan gazi tarafından 1331
tarihinde inşa ettirilmiştir.
İçinde yedi büyük ve bir çocuk lahdi
bulunmaktadır.
Türbe,mimarisi ve kalem işi
süslemeleri bakımından büyük değer taşır.
SARI SALTUK TÜRBESİ
XlV. Yüzyılda yapılmış olan türbe,bir
bağ içinde makam türbesidir.
İznik, Bizanslılar elinde iken şehri
kuşatan İslam ordusundan Abdülvahab adındaki bir kişiye ait olduğuna inanılan
bu yatır,kentin doğusunda ki şehre ve göle hakim bir tepededir.Manzarası çok güzel tavsiye ederim.yolda giderken değerli insanlarımızın mezarları da görülebilir.
Vlll.yüzyılda kuşatma esnasında İslam
ordularına büyük yararlılık gösterdiğine inanılan Abdülvahab anısına
Türkler,İznik’i aldıktan sonra türbe yaptırmışlardır.
Halil Hayrettin Paşa ,Osmanlı
tarihinde önemli rol oynayan ünlü Çandarlı soyunun kurucusudur.Lefke kapı
dışında mezarlığın içindedir.
Hayrettin Paşa ve Ali paşa’nın mezar
taşlarının işçiliği emsalsizdir.Mezar taşlarının üzerinde Farsça girift yazılar
tam bir sanat harikasıdır.
Buradaki en yeni mezar 1885
tarihlidir. Bu da çandarlı torunlarının yakın bir geçmişe kadar İznik’te
yaşadıklarını gösterir.
ÇANDARLI İBRAHİM PAŞA TÜRBESİ
Halil Hayrettin Paşa’nın küçük oğlu İbrahim Paşaya aittir.1429 yılında inşa edilmiştir.
Halil Hayrettin Paşa’nın küçük oğlu İbrahim Paşaya aittir.1429 yılında inşa edilmiştir.
Çandarlı Halil Paşa’nın büyük oğlu ve
ll.Murat ile Fatih Sultan Mehmet yıllarının sadrazamı,İstanbul’un fethine yeni
bir Haçlı Seferine sebebiyet vereceği düşüncesiyle karşı çıkmıştır. İstanbul’un
fethinden sonra idam edilerek kendinden önce ölen oğullarının yanına gömülmüştür.
Osmanlı tarihinde idam edilen ilk
sadrazamdır.Türbe 1455 yılına aittir.
EŞREF BABA TÜRBESİ
XlV.yüzyılda inşa edilen türbe elma
ve zeytin ağaçlarının altında dır.
Beyler Mahallesinde bir çocuk parkı içindedir.Osmanlı
İmparatorluğu döneminde İznik Ahi Örgütü temsilcisi idi.Türbe XV.yüzyıla
aittir.
Özelliksiz ve kitabesiz bir
türbedir.XVlll.yüzyıla tarihlenen türbede üç mezar bulunmaktadır. Türbeye belli
bir süre bırakılan çocukların uslanacağına inanılır.
Biz gezerken yorulduk fakat aynı zamanda çok da keyif aldık.
Tarihi Çınar Ağaçları Koruma altına alınmış |
Sizlere de pati pati geziler...
0 comments:
Yorum Gönder