Akyaka Orman Çadır Kampı’nın bizim için
ayrı bir heyecanı vardı. İki kuzenim ve aileleri ile sözleşerek çadır kurduk.
Sevdiğiniz kişilerle çadır kampta kalmanın keyfi bir başka oluyormuş. Tavsiye
ederim.
Orman çadır kampından bahsedersek, şimdiye
kadar gördüğüm en geniş alan, kapalı, açık duş alanları olan , en rahat kamp
alanı. Sadece 300 tane çadır kurulmasına izinleri olduğunu söylediler ki bin çadırın sığacağı genişlikte alana sahip ve
çadırların-karavanların tüm modellerinin hepsi buraya toplanmış gibiydi..
Sezonluk kiralayan
çadırcılar ve karavancılar bahçede sebze ve çiçek yetiştiriyorlardı ve el ürünü, takı, giysi, incik, boncuk, örgü
çeşitleri satıyorlardı. Görülmeli..
Çadır veya karavan almayı düşünüyorsanız
modellerini ve kullanımlarını buradan öğrenebilirsiniz. Düşünmüyorsanız da
görmeye gelin derim..
Orman Kamp Alanı
İki gece kaldığımız Akyaka’da
yeme içmemiz ise, hamarat kuzenlerimin bol çeşitli, muhteşem görüntülü kahvaltı
sofraları
hazırlıyor olmaları,
bizim güne pozitif başlamamızın en büyük sebeplerinden oldu.
Bol sohbetli
kahvaltıları Orman kampta yaptık. Öğlen ve akşam yemekleri ise
gezdiğimiz yerlerdeki balıkçı lokantalarında oldu. Güzeldi…
Sakin Şehir
Dünya 'da sayıları yavaş yavaş artan kentlerden biri olan CİTTASLOW yani
sakin şehir den biridir AKYAKA
Akyaka Tarihi
Demir Çağ’da(M.Ö.1200-750) Orta Anadolu’nun batısında Lydia,
karia, Lykia uygarlıklarının olduğu bilinmektedir.
Biz Karia uygarlığının peşinden gideceğiz. Bugünkü
coğrafyada kuzeyde Söke, Aydın, Nazilli üzerinden başlayıp güneyde Dalaman Çayı’nın
denize döküldüğü yerde biten yerlerin hepsi Karia olarak bilinirmiş.
Orman Kamp Alanı
Orman Kamp Alanı
M.Ö.2000
yıllarının ortalarından itibaren Günaybatı Anadolu’da yaşayan Karia
uygarlığının komşuları
Kuzey’de Lydia, güneyde Lykia uygarlıklarıdır. Karia’nın
başkenti Mylasa (Milas) ,Kariya uygarlığının şehirleri ise
Stratonikeia (Eskihisar/ Yatağan ), Idyma (Akyaka/ Ula )
,Mylasa (Milas), dır.
Karialı’ların alfabeleri Likya ve Lidya da benzerlik
gösterse de aynı değildir ve henüz çözülememiştir.
M.Ö.1150 ‘den
M.Ö.545’e kadar bağımsızlıklarını korumuşlardır.M.Ö.546 yılında Harpagos
komutasındaki Pers (İran)
Orduları tarafından işgal edilir.
Pers işgalinden kurtulmak için Atina metropolisinin
önderliğinde Attika-Delos deniz birliği
kurulur.
Kamp'tan Denize Atlama
M.Ö. 453-452
yıllarına ait Attika-Delos Deniz Birliğine katılım payları listesinde İdyma
ismi geçmektedir.
İdyma şehri hakkında en eski belgedir.
İdyma’da da para
basılmıştır.Paranın bir yüzünde, idymain yazısı diğer yüzünde genç bir erkek
başı ( Pan) vardır.
Antik Dünya Mitolojisinde, Pan çobanların tanrısıdır.
Attika-Delos Deniz Birliği M.Ö.405 yılında son bulur. İdyma
bu birlikten M.Ö 440 yıllarında ayrılmıştır.
Deniz birliğinin
son bulması ile bugünkü adı Sedir adası olan ‘’Kedreai’’ Spartal’ı komutan
Dysandros tarafından tahrip edilmiştir.
Bu döneme ait kaya mezarları Kozlukuyu ve İnişdibi mevkilerinde
bulunmuştur.
M.Ö.387-334
yılları arasında bölge
tekrar Pers’lerin hakimiyetine girmiştir.
Pers’ler le arasını iyi tutan ve bağımsız kral gibi davranan
Mausolos (M.Ö.377-353) Karia’nın başkentini Milas’tan Bodrum’a taşır.
Bu dönem
Büyük İskender’in (M.Ö.334 ), Persleri mağlup edip Anadolu’ya hakim olması ile
son bulur.
Hellenistik dönem M.Ö.334-189 yılları arasında
İdyma’da etkisini göstermiştir. Grek Kültürü ve dili hızla yayılmış ve benimsenmiştir.
M.Ö.3.yüzyılda ise
İdyma, Rodos’un karşısı anlamında ‘’Rhodeian’’ ismini almıştır.
M.Ö.200 yıllarında ise Nicagoras tarafından Rodos’a
bağlanmıştır. Bu bilgiler Karpatos (Yunanistan’ın 12 adasından biridir)
adasında bulunan yazıttan alınmıştır.
1.yüzyılın sonlarında Roma şehirlerinden olur.
İdyma’dan M.Ö.48
yılında J.Sezar geçerek Rodos Adasına geçmiştir.
M.Ö.41 yılında ise Mısır Kraliçesi Kleopatra ise yine
buradan geçerek Efes kentine gitmiştir.
M.S. 3 yüzyılda Roma İmparatorluğu’nun zayıflaması ve ikiye
bölünmesi ve veba salgınları depremler İdyma’da yaşamı zorlaştırmış ve terk
edilmiştir.
Bölgenin Bizans
döneminde adı bilinmemekle beraber orman kamp alanında bir tepede apsisli duvar
kalıntıları bulunan kilise kalıntıları mevcuttur. Bu kiliseden kaldığı
anlaşılan haçlı ve işlemeli taşlar ve kitabe mevcuttur.
Papaz Deresi’nin
mevkide ise iki şapel ve Orta Çağ kalesi Bizans döneminin tanıklarıdır.
Ayrıca Eren Dede yatırının etrafında çok sayıda Bizans
dönemi mimari kalıntıları olan taş, moloz, duvar gibi parçalar mevcuttur.
Akyaka’da Eren Dede yatırı, çok saygı gösterilen ve dua etmeye gidilen
yerlerden birdir.
Anadolu, Selçuklu
Sultanı Alparslan’nın 1071'de Bizans İmparatoru lV.Romen Diyojen arasında Malazgirt'e yapılan savaş dan sonra Türklerin egemeliğine
geçti.
Muğla bölgesine Selçuklu döneminde Türk ve İslam
topluluklarının yayla ve otlak için geldiği ve Menteşe Beyliğin’den önce yöreye
Türkmen boylarının yerleştiği bilinmektedir.
1220 ‘lı
yıllarından beri devam eden Moğol istilası, Türk Topluluklarının Anadolu’ya doğru
göçe zorluyordu.
Menteş Bey’in
komutasındaki Türklerde Kariya’ya bugünkü Muğla’ya yerleştiler.
1278 yılında, Bizans
İmparatoru Vlll. Mikhail Palaiologos’un oğlu Andronikos, Muğla’yı büyük bir
ordu ile kuşattıysa da
Menteş Bey Muğla’nın içlerine kadar
ilerledikçe Bizans nüfusu kıyılara veya adalara çekilmişlerdir. Menteş Bey’den
dolayı Yörenin adı
“menteşe”(Muğla’nın) olmuştur. Menteş bey 1283 yılında vefat etmiştir. Türbesi
Fethiye civarlarındadır.
Bütün Türk Birliklerini bir çatı altına
olması için uğraşan Osmanlı Devleti Sultanı Yıldırım Bayezit 1391 Menteş Beyliğini
Osmanlı topraklarına kattı.
Menteşe (Muğla) 1402’de çubuk savaşından
sonra Timur’un hakimiyetine girmiştir.22 yıl sonra 1424 yılında Fatih Sultan
Mehmet’in babası ll.Murat tarafından tekrar Osmanlı topraklarına katılmıştır.
1522’de Kanuni Sultan
Süleyman Rodos’u fethi için Menteşe’ye uğramıştır. Rodos’u aldıktan sonra da Bodrum Kalesini de fethetmişlerdir(1523).
Günümüzün sınırları çizilmiştir.
Akyaka Adı Nereden Geldi ?
Akyaka; Kızılçakçak
adı ile bilinen ilçenin 1961 yılında ülkemizin genelinde yapılan isim
değişikliği sırasında Kızılçakçak ismini değiştirerek Akyaka adını almıştır.
Gezilecek Yerlere Gelirsek
Akbük koyu
Akbük Koyu’na bir çivi
dahi çakılmamalı derim . Çevre koruma alanı içinde yapılaşmaya izin
verilmiyormuş. Böyle kalmalı.
Gerçekten karadan ayrı
bir güzellik. Denizden apayrı bir orman görüntüsü ve sadece birkaç ev var. Bu
güzelliği bozacak hiçbir eylemin içinde olmamak gerekli, gidip doğasını
denizini keşfedip dönmek gerekli.
Maden İskelesi
1950’den 1965’e kadar
Krom ihracatı yapılmıştır. Osmanlı döneminde ise tahıl ihraç etmek ve Mısır’dan
hurma ve kumaş getirmek için kullanılmıştır.
Mimarlık ödülü
Mimar/Şair Nail Çakırhan, kendi için yaptığı ev ile Uluslararası Ağa
Han mimarlık ödülünü kazanmıştır.
Ülkemizin gurur kaynaklarından biri olmuştur. Akyaka kültürü ve Nail
Çakırhan’a Teşekkürler.
Azmak nehrinde tekne
gezintisi yapmak olmaz ise olmazlarındandır.
Nice canlının yaşam merkezinde olan Azmak Nehrinde ördeklere, kaplumbağalara,
çeşitli balıklara rastlamak mümkün. Nehir kıyısında ki lokantalarda balık yemek
keyifli, akşamları nehir etrafı Akyaka’da bulunanların
gezinti ve alışveriş yeri olmakta.
Akyaka’da Tekne Turu
Sabah 10’da başlayıp akşam 18.00’e kadar süren tekne turu;
Çınar Plajına, Laciver Koy’a, Tavşan Adası , Sedir Adası ve Su altı
mağaralarının olduğu adaya götürüyor.
Bu adaların buz gibi en derin, en soğuk sularında yüzmek bana
ayrıcalıklı ve şanslı olduğumu hissettirdi.
Lacivert koy gerçekten oldukça derin ve denizin rengi açık denizdeymiş
gibi lacivertti. Tavşan Adasında tavşan ve keçiler gördük ve bizden yiyecek
istiyorlardı. Çok tatlılardı.
Su altı mağaralarını göremedik fakat aramak keyifli idi.
Farklı , Kimler ne için 800 metre kıyı şeridine sahip bir adaya agora, tiyatro, kilise, liman ve Apollon
tapınağı yapar ve geçimini bu adadan sağlar. Bakalım kimlermiş ?
Kedreai, Kariya’nın önemli kentlerinden biridir. Bazı kaynaklar göre
Karya kral aileleri yazlarını burada geçirirlermiş.
Kedreai (Sedir Adası), Keramos
Körfezi’nin (Gökova) doğusunda bir ada yerleşimidir.
Resmi kayıtlar da “Şehiroğlu” ismi kullanılmakta ise de halk arasında
adı Sedir Adası olarak bilinmektedir.
Sedir Adasın da yerleşim
ikiye ayrılmıştır. Doğu tarafında, kentin tiyatrosu, kutsal alanları, konutlar,
liman ve diğer önemli sivil ve dinsel yapıları surlarla çevrili bu alan
üzerindedir.
Sedir Adasının da içinde olduğu topraklar eski çağda Rhodos Peraia
(karşı kara) içinde bulunmaktaydı.
Adanın Ksenophon (Sokrates’in öğrencisi, Yunan filozof , yazar, tarihçi
ve asker) tarafından “yarı barbar “
M.Ö.5 yüzyılda Attika-Delos Deniz Birliğine katılmış ve ödediği vergi
yarım talentti. Ksenophon’un verdiği bilgiye göre Spartalı komutan Lysandros
M.Ö.405 yılında Peleponnesos savaşında Atina’yı destekleyen kente saldırmış
M.Ö.2.yüzyılın ilk çeyreğinde Roma müttefikleri ile Seleukos krallığı
arasında süren savaş ve karışıklık döneminin
ardından Kariya bölgesinin büyük bölümü ve Kedreai da yeniden Rhodos’un
egemenliğine girmiştir.
M.Ö.168-167 yıllarında Roma ,
Bölgenin özgür olduğunu ilan etmiştir.
Kent M.Ö.129 yılında Roma’nın egemenliği altına girerek, küçük Asya’da
kurulan ilk Roma eyaleti “Provincia Asia”
Bizans İmparatorluğu hakimiyeti
altındaki Karia Bölgesine yönelik Türk akınlarının M.S.11.yüzyılların
sonlarından itibaren yoğunlaşmasının ardından, kent M.S.15.yüzyılın ilk
çeyreğinden sonra kesin olarak Osmanlı hakimiyetine girmiştir.
Bugün hem anakarada hem de
adalarda izlenen ayakta kalmış kalıntıların büyük çoğunluğu Bizans
Dönemindendir. Düzgün kesme taştan çok sayıda kule ve sur duvarları, Apollon
tapınağı ve onun yerine yapılan kilise, iyi durumda olan tiyatro ve agora görmeye
değer yerler. Gidilmesi gerekir.
Kleopatra
M.Ö.41 yılında ise Mısır
Kraliçesi Kleopatra ise İdyma’dan (Akyaka)
geçerek Efes kentine gitmiştir.
Efsaneler derki ; Sedir Adasının altın sarısı kumlarını, Mısır kraliçesi Kleopatra için sevgilisi
Romalı komutan Antonius’un Mısır’dan gemiler ile Sedir Adasına getirttiği şeklindedir.
Bu romantik efsaneye Muğla
Sıtkı Koçman Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü tarafından
incelemeye alındı ve sonuç ; Mısır’dan
ve Sedir Adasından alınan kumlar laboratuvar ortamında karşılaştırılır.
kumu farklı
Kumların
jeolojik yapısı ve kumların yaşının karşılaştırılmaları sonucu Sedir
Adası’ndaki kumun Mısır’dan gelmediği, hatta Sedir Adası’ndaki kumun Mısır’daki
kumdan 500 yıl önce oluştuğu ispatlandı.
Gerçekleri ortaya çıkaran
Prof. Dr. İlkay Kuşçu ve ekip arkadaşlarına teşekkürler.
Artık Romalı komutan Antonius , Kleopatra’ya nasıl açıklayacaksa…J
Ada’nın kuzey kıyısındaki kumlar, özel biçimde oluşan kalker
damlacıklarıdır. Ege ve Akdeniz’de Sedir Adası
dışında Girit Adası’nda görülür . Kumları özel güvenlik görevlileri
korumaktadır ve adanın dışına çıkartılması yasaktır.
sakar tepesi
Sakar yokuşunu çıkarken de inerken de seyir terasları var
Akyaka ve Gökova Körfezi manzarasının en güzelleri buradan
çekiliyor deniyor.
Maalesef ben duramadım .
Günün Sonu muhteşem manzarası
Kuzenlerim Oya ve Seher ve aileleri ile tadına doyamadığımız dolu dolu
üç gün geçirdik seneye başka rotalarda buluşmak dileğimle..
Biz Akyaka'ya tekrar tekrar gelmek istiyoruz.
Evliya Çelebi’de “Gökaba,Ula
ilçesine bağlı bir köydür.”demiştir. Köyün ticari amaçlı bir iskelesi ve kalesi
de mevcuttur demiştir.
Aynı zamanda Çelebi,
Gökova’nın kalesinin körfezin sonunda ve harab bir şekilde olduğu içinde
kimsenin barınmadığını
yazmıştır.
Çelebiye göre ; Gökova iskelesi Muğla, Ula,
Yerkesik, Bozöyük, menteşe, Milas ve Mısır’ın ticaret iskelesidir. İskelenin
korunması amacı ile Gökova Kalesinin onarılması gerekir demiştir.
Evliya Çelebi, Kanuni
Sultan Süleyman’ın Rodos seferine giderken Gökabad’dan ordusu ile geçtiğini
yazmıştır.
Sakar
yolunun çok dik olduğunu ve kendisinin bu yolu tercih etmediğini , vadi içinden
Ula’ya gittiğini kaydetmiştir
KSENOFON kimdir;
Sokratesin öğrencisi Yunan
filozof, yazar, tarihçi ve asker demiştik fakat başka özellikleri de
var. Ksenofon, uzun yıllar
Anadolu’yu işgal eden Pers ordularında bulunmuş çoğunlukla İranlıların askeri
eğitim ve öğretim düzenleri ile ilgili görüşlerini yazmıştır. Bununla
birlikte Pers ordularının tüm sefer kayıtlarını
tutmuştur.
sakar tepesi
Sakar yokuşunu çıkarken de inerken de seyir terasları var
Akyaka ve Gökova Körfezi manzarasının en güzelleri buradan
çekiliyor deniyor.
Günün Sonu muhteşem manzarası
Kuzenlerim Oya ve Seher ve aileleri ile tadına doyamadığımız dolu dolu
üç gün geçirdik seneye başka rotalarda buluşmak dileğimle..
Biz Akyaka'ya tekrar tekrar gelmek istiyoruz.
SİZLERE DE PATİ PATİ GEZİLER :)
0 comments:
Yorum Gönder