Muğla ilinin
Fethiye ilçesine 18 km uzaklıkta Geryan Dağı’nın eteklerine kurulmuş en güzel
yaylalarımızdan biri olan YEŞİLÜZÜMLÜ. Beldenin tarihi belki de Lykia zamanından beri devam eder
Romalılar,Bizanslılar,Türkmenler,Selçuklular_Osmanlılar
ve Türkler - her gelen geçen uygarlık -izler bırakmış ya maddi ya da manevi . Bu
izlerin peşine takılırsak Yeşil Üzümlü halkının, gerek yabancıların gerekse de
yerlilerin yerleşmesine gösterdiği hoşgörü ve misafirperverlik çoklu kültürün
miraslarındandır diye düşünebiliriz bence.. Yeşil Üzümlü gerçekten çamlar arasından
geçilerek gidilen güzel doğası , sakinliği , tarihi, insanların
samimiyeti ve modernliğiyle gerçekten görülmeye değer güzellikte.
Kökeni Türkmen
boylarına dayandığı söylenen dastar dokumacılığı hala yapılmaktadır. Fethiye
yöresinde başta Yeşil Üzümlü olmak üzere Paşalı ve Ortaköy’de mekikli dokuma
tekniği kullanılarak dastarlar üretilmiştir.
DASTAR DOKUMALARI; yöredeki
kadınların başlarına örtmek için yaptığı dokumalardır. Mekikli dokumalar
genelde dastar, mendil, ipek, göynek ,kanat dokuması çeşitleri vardır.
Dastar
dokumacılığı yanı sıra “KUZU GÖBEĞİ FESTİVALİ” ve mantar tanıma gezileri
düzenlenmektedir.
Yeşil Üzümlü köyündeki evlerin çoğunluğu Osmanlı döneminden
kalma 100-200 yıllık evler ve orijinallerine uygun olarak restore edilmişler. Yöre
halkı kafe, lokanta, hediyelik
eşya satan dükkanlar olarak işletmeye açmışlar. ÇOK ŞİRİN
OLMUŞLAR.
Doğası, havası,
ormanı, eski evleri, tarihi derken tüm bu güzellikleri İngilizlerde keşfetmiş
ve ev almışlar. Yeşil Üzümlü'de çeşitli faaliyetlere ve aktivitelere de katılıyorlar.
Biz ordayken, kendi çocukları ve yöredeki çocuklara yaz
okulu açmışlardı.Yoga, akıl oyunları, spor gibi çocukları eğitecek ve
eğlendirecek faaliyetler yapıyorlardı.
Yeşil Üzümlü’yü
sadece yazlık olarak değil yaşadıkları yer olarak görmeleri
takdire etmeye değer.
Buraya kadar gelmişken Kadyanda’ya kesinlikle çıkılmalı.Ama ondan önce Üzümlü'de Kadyanda diye bir restoran var müşterilerinin %80 ‘i İngiliz
ve her geceye bir anlam yüklemişler, Türk gecesi, İngiliz gecesi gibi.
Müthiş animasyonlar ,gösteriler yapıyorlar ve eğleniyorsunuz.
Tavsiye ederim .Çok renkli.
Daha sonrasında Geryan Dağı'na
doğru tırmanırken ,görülen yeşilin bin bir türlü hali mi yoksa rüzgarın şarkısı mı bizleri
etkiledi bilemiyorum. Sarhoş gibiydik.
Lykia’lar akıllı insanlarmış, doğal kale içinde doğanın
bahşettiği tüm güzellikleri bulmuşlar ve su sorununa rağmen
terk etmek istememişler. Orman içindeki antik kenti gezerken Kadyanda'da tüm günümüzü sıkılmadan geçirebiliriz kanısına varıyoruz.Ya tiyatronun bulunduğu
yerde taşlarda oturup Fethiye limanını ve Fethiye'yi
seyrederek veya sadece
rüzgarın sesini dinleyerek bütün gün kalınabilir. Denenmeli.
YEŞİLÜZÜMLÜ TARİHİ FETHİYE'NİN TARİHİ GELİŞİMİ İLE AYNIDIR
KADYANDA'NIN TARİHİ
YEŞİLÜZÜMLÜ TARİHİ FETHİYE'NİN TARİHİ GELİŞİMİ İLE AYNIDIR
Kadyanda’ya arabasız yürüyerek çıkmak daha
keyifli olabilir.Ama zor bir parkur :)
Geryan Dağı'nda bir tepe üstüne kurulu Kadyanda Antik kentinden ilk Sir Charles Fellows söz etmiştir. Charles Fellows (1799-1860 ) Lykia’nın
birçok ören yerini saptamıştır.
M.Ö. 168-167 ‘de
Likya birliğine dahil olup birlik sikkesi bastıran 24 kent arasında Kadyanda'nın adı geçmektedir.
Kadyanda'nın Charles Fellows’dan alınan bilgiye göre çok
köşeli ve dış yüzleri düz olan polygonal surlardan geriye sadece temel izleri
kalmıştır.
Sur duvarlarının
bir kısmı ve kaya mezarları, Likçe kitabeler en erken dönemden kalan
eserlerdir. Roma döneminde onarım görsellerde bize kalan en iyi durumda olan tiyatro
Tapınak bölgesinin,
altına inşa edilmiş, birbirine geçmeli dört büyük sarnıç ile su sorununa çözüm
bulunmaya çalışılmış. Bu sarnıçların kapasitelerini inceleyerek Kadyanda'nın
nüfusunun en az 1550 ile en çok 3850 kişi arasında değiştiğini
söylemektedirler.
Kentin
merkezinden, doğudan batıya doğru 9 metre eninde ve 900 metre genişliğinde
olan alanın şehrin stadyum alanı olduğu sanılıyor.
Antik kente 1992 yılında Fethiye Müze Müdürlüğünce kurtarma
kazısı yapılmıştır. Ören yerinin rahat ve kolay gezilebilmesi için 2.5 km
uzunluğunda bir gezi yolu yapılmıştır.
CHARLES FELLOWS
1799-1860 yılları arasında yaşamış olan İngiliz arkeolog,
Lykia’nın birçok ören yerini saptamıştır. 1832’de İtalya ve Yunanistan
üzerinden Yakındoğu gezilerine başladı.
1832’de güneybatı
Anadolu’da Ksanthos ırmağı (Eşen çayı) vadisinde yer alan Ksanthos kentini
buldu.1839’da bulgularını yayınladı. Lykia kentlerinden Tlos’un da bulunduğu 13
yerleşim yerini saptadı.
1842’de Lykia
kentlerinde yaptığı kazı ve araştırmalarda bulduğu yapıtları İngiltere’ye götürmek
için gerekli izinleri aldı. Yetmiş sekiz kutu heykel, yazıt ve yapı parçalarını
British Museum’a götürdü.
1844’te de M.Ö 5.ve 6.yy’a ait Harpiler ve Nereidler mezar
anıtlarını İngiltere’ye taşıdı.
1845’te bu
hizmetlerinin karşılığı Sir unvanını aldı.
ESERLERİ: 1839-Küçük Asya Yolculuğu Sırasında Yazılmış Bir
Günce
1841—Likya’daki buluşlarının bir dökümü, Küçük Asya’daki ikinci
yolculuğun güncesi
1842—Ksanthos Mermerleri
BİZ GEZERKEN ÇOK KEYİF ALDIK
SİZLERE DE PATİ PATİ GEZİLER DİLERİM :)
0 comments:
Yorum Gönder