GARİPÇE
Rumeli kavağı ve Rumeli Feneri arasındaki küçücük bir koyun
arkasına saklanmış.Kendi dünyasının sadeliği ve güzelliklerini korumak istemiş
yüzyıllardır.
Keşfedildi...
Keşfedildi...
1982 yılında doğal sit alanı ilan edilmiş,değişmesin olduğu gibi kalsın istenmiş…
Çok yerinde bir karar olmuş derim.. Yıllar önce ilk defa gördüğüm zaman nasıl yani İstanbul'da böyle
var ve biz yeni mi gördük demiştim… İnanın bana zamanın durduğu ve mekanların
aynı kaldığı yer. İstediğiniz zaman gidebilirsiniz aynı kalacaktır derim lakin
3. Boğaz Köprüsü (Yavuz Sultan Selim Köprüsü) biraz ilerisinde bulunuyor ne olur ne olmaz… Bir
uğrayın.
Kayalıkların
arkasına saklanmış çiçekler ile bezenmiş sade evler ve kıyıya çekilmiş balıkçı tekneleri… Çok şey
anlatıyor gelenlere gidenlere..
Geçimin balıkçılıkla olduğu Garipçe köyü bir bakkal,bir
kahve,birkaç balık restoranı ve birkaç hediyelik eşya veya el ürünleri satan
tezgahtan ibaret bir köy.
Meydandan,kalenin olduğu yere doğru merdivenli ve Arnavut kaldırımlı
hafif bir yokuştan çıkılıyor. Kale’nin kalıntıları arasından deniz manzarasını
ve üçüncü köprü’nün resimlerini çekmek çok iyi geliyor.Garipçe müdavimleri ise masa - sandalyesini ve kahvaltılıklarını alıp
denize karşı piknik yapıyorlardı…Manzaranın keyfini çıkartmayı bilenlerin yeri
olmuş kalenin içi.
GARİPÇE İSMİ
Antik çağdan kalan efsaneye göre Kayalıkların arasında akbabalar yuva yaptığı yer olduğu
için “GROPOLİS” yani “Akbabalar Şehri” denmiş yüzyıllarca .
Yunan Mitolojisinde ise lanetlenmiş Kral PHİNEAS’ın (Kahin tanrısı) yaşadığı yer
demişler.
Homeros ise Garipçe’nin
eski adının KHARYBDİS olduğunu belitmiş.
Osmanlı döneminde ise Garipçe ismi Osmanlı Türkçesindeki ‘KARİB’
yanı ‘YAKIN’ kelimesinden gelmektedir denmiş.
Garipçe'ye gitmeyi gözünüzde büyütmeseniz çok kolay ; Yapılması gereken sadece Taksim-Hacıosman metro'suna binip Hacıosman'a gelmek ve Hacıosman'dan kalkan 150 numaralı Hacıosman--Rumeli Feneri seferi yapan otobüse binmek.
Başka bir ulaşım yolu daha öneriyim ; Eminönü-- Anadolu Kavağı vapuruna binip Sarıyer'de inin
ve yine 150 nolu Hacıosman--Rumeli Feneri seferi yapan otobüse binin derim.Tavsiye ederiz.
Sarıyer ilçesinin
en küçük yerleşim yeri olan Garipçe halkı ise 93 harbi denilen (1877- 1878) Osmanlı-Rusya
Harbi sonucunda göç eden Trabzon ve Rize Halkı yerleştirilmiştir. Sanırım
geldikleri şehire benzer iklimi coğrafyası ve geçim kaynağı balıkçılık olması
nedeni ile göç ile gelen geri gitmemiş,burada kalmışlar.
GEZİLECEK YERLERİ
Meydandan merdivenli hafif bir
yokuş ile varılan kale kalıntılarında bir çay bahçesi olsa iyi giderdi diye
söylenirken.
Kendi getirdikleri
ile kahvaltı yapan aileyi görünce söylenmeyi bıraktık… Biz de tekrar gelişimizde
yaparız dedik..
İstanbul Boğazı ve Karadeniz giriş çıkışına hakim olan
Garipçe Köyü kalesi ve Rumeli Feneri Kalesi her dönem değerli olmuş ,bakım ve onarım görmüş.
Cenevizlerden kaldığı bilinen kalenin aynı yerine Osmanlı
Padişahı lll.Mustafa ( 1757-1774 ) tarafından Macar asıllı Fransız Mimar Baron
François’e tekrardan yaptırtılmıştır. Günümüzdeki kale kalıntıları Osmanlı
döneminden kalmadır.
Bizans ve Osmanlı dönemleri dahil askeri önemi olan Rumeli
Feneri ve Garipçe köyü kalesinin değeri bilinmiştir.
Gözetleme Kulesi ise gene Cenevizler zamanından var
deniliyor ama Osmanlı döneminde Padişah lll.Mustafa’nın veya başka padişahın
yaptırıp yaptırmadığı bilinmiyor.
Kalenin karşı tarafındaki yeşillikler içinde tepede tüm görkemiyle duruyor. Gidilmesi-gelinmesi zor bir yerde ve sadece yürüyerek gidebileceği söylendi.
Maalesef biz de başka bir zamana bıraktık gitmeyi..
CAMİİ
Kalenin karşı tarafındaki yeşillikler içinde tepede tüm görkemiyle duruyor. Gidilmesi-gelinmesi zor bir yerde ve sadece yürüyerek gidebileceği söylendi.
Maalesef biz de başka bir zamana bıraktık gitmeyi..
CAMİİ
Cumhuriyet dönemi camilerinden olan YENİ CAMİİ 1941 yılında
yapılmış. Yeşillikler içinde kalan cami birkaç defa tadilat görmüş.
yazın denize girilecek yerler
Garipçe'ye giderken,gelirken,sokaklarını keşfederken biz çok keyif aldık
SİZLERE DE PATİ PATİ GEZİLER DİLERİM :)
0 comments:
Yorum Gönder