Edirne ilinin Keşan ilçesinde bulunan Mecidiye ve Erikli yılda en az bir veya iki kere gittiğimiz yerlerden . Kızımın ilk su altına
dalmaya başladığı yer.
Yılda bir kere görüştüğümüz üniversiteden arkadaşlarımla buluştuğumuz yer de burası,bu tatil beldeleri.
Yılda bir kere görüştüğümüz üniversiteden arkadaşlarımla buluştuğumuz yer de burası,bu tatil beldeleri.
Her yıl gitmemizin
sebeplerinden biri de Trakya Müzik Festivali'ne katılmak isteyen çocuklarımızın ısrarı oluyor. Çocuklarımız festivalde oluyor anneler de bol muhabbetli gezmelerde ve deniz
keyfinde…
Mecidiye ve Erikli'de yemek için lokantalar ,kafe ve çay bahçesi tarzında yerler çok fazla seçenek mevcut değil. Sebebi sanırım ev pansiyonculuğun çok olması ve gelen hanımların hamarat olması..
SAROZ KÖRFEZİ
Ege Denizi’nin başlangıç noktasında bulunan Saroz Körfezi’nin özelikleri farklıdır.
***Antik çağdaki adı MELAS KOLPOS olarak bilinmekte.
*** Saroz Körfezi güneyden Gelibolu ilçesine bağlı Adilhan
köyüne sınır Sazlıdere köyünden başlarsak sıra ile Gökçetepe, Mecidiye,
Erikli, Danişment ve yayla köyünü sınırları içindedir.
** Ege Denizin’in en tuzlu bölgesidir.
***Saroz Körfezin’de karmaşık girdaplar çizen akıntılar
görülür.
**** Suların yüksek oksijen içeriği ve körfeze dökülen
akarsuların getirdiği bol besin tuzları sonucu balık çeşitleri ve lezzetlerinde fark vardır.
*** Saroz
körfezi 144 çeşit balık, 78 tür deniz bitkisi ve 34 tür deniz süngerine ev
sahipliği yapar.
****1970’li yıllarda
Türkiye’yi ziyaret eden kaptan Cousteu , Saroz’da dalış yapmış.
**** Saroz Körfezinin her iki kıyısında yazlıklar
bulunmaktadır.
****İbrice Limanı dalış kulüplerinin yoğun olduğu bölgedir.
***Trakya müzik festivali 17-21 Temmuz ve 1-4 Ağustos
aylarında Erikli sahilinde ve Uzun kumda yapılmakta ...Sanırım bu sene Enez'de de oldu.
***Trakya Müzik Festivali'ne binlerce insan Mecidiye ve
Erikli'de pansiyonda, evde veya festival alanında çadırlarda konaklamakta …
***Eriklide konaklamak için birçok seçenek var diyebiliriz.
Hemen hemen sitelerdeki evlerin %60-70 kiralık .
*** Bizim arkadaşlar ile Erikli’de kaldığımız tripleks ev İstanbul’dan arkadaşımın yazlık eviydi. Bize nerede yenir, denize nerede daha rahat gireriz,yürüyüş nerede yapılır tavsiyelerinde bulunurken bir de mantı yollamasın mı ne diyelim ışık sitesi sakinlerinden Latife hanıma çok çok teşekkürler...
**İki sene önce gittiğimiz zaman ise Mecidiye köyü yakınında Natura Bungalows adlı butik otelde kalmıştık.Çok bilinen bir yer değil biz de zar zor bulmuştuk.Ama uğraşlarımıza değmişti.Otelin bahçesi,oturulacak -sohbet edilecek yerleri çok hoştu.Yeşillikler içinde,insanın içini açan yerlerdi.Bizim gittiğimiz zamanda fiyatı uygundu.Bir oda için yanlış hatırlamıyorsam 100 tl di. Biz 3 kişi kalmıştık.
*** Festivaller dışındaki zamanlarda Erikli ve Mecidiye köylerinin sessizliği,
sakinliği huzur verir. Tavsiye ederim..Biz festival zamanı mecbur gittiğimiz için biraz kalabalıktı haliyle.
İBRİCE
Edirne ilinin Keşan ilçesinin Mecidiye köyünün İbrice Limanı.Biz buraya bayılıyoruz. Kızım denizin altına dalmaya uğraşırken bense üstte yüzüyorum genelde. Yüzmeyi en sevdiğim yer diyebilirim. İbrice’deki dalgıçların ve öğrencilerinin denize dalmak için seçtikleri çok ufak bir koy. Ama manzaraları harika. Burda yüzmek Assos'ta yüzmek gibi.Deniz suyunun soğuk ve dibin kayalık oluşu ve hemen
derinleşmesi muhteşem.
İbrice koyunun
hemen yanındaki biraz yukardaki kayalıklara çıkıp orada oturup etrafı,denize atlayanları, denize giren
çıkan dalgıçları seyretmek... İbrice'nin doğasını ve sadeliğini seyretmek ....
İbrice’de yerleşim yeri yok ve kalmak istenirse kendi çadırınız ile bir yer bulup
kalabilirsiniz.Biz denemedik ama denenebilir,güzel bir ortam.
İbrice’ye en yakın yerleşim yeri Mecidiye köy. Burada pansiyonlar ve kiralanacak evler bulabilirsiniz.
Bizim kaldığımız
yer doğanın içinde pansiyonu huzur ve sakinlik burada dediğimiz ve bahçesinden
meyva ve sebze topladığımız yeri çok sevdik.(Natura Bungalows yukarıda bahsettiğim gibi )
Mecidiye’de en fazla
uğradığımız yer balıkçı ve gözlemeci oldu.Güzel yerlerdi,biz beğendik.Market alışverişi de Mecidiye'den
yapılıyor. İbrice'de sadece bir kafe var.Tost-çay tarzı şeyler satılıyor ancak.Hazırlıklı gidin deriz.
ERİKLİ
Arkadaşlarım ve kızlarımız için İstanbul'dan tanıdığım olan Latife Hanım'ın
tripleks villasının iki katını kiraladık. Eriklide kiraladığımız ev merkeze
biraz uzak camiye yakındı.Tam kafa dinlemelik 4 gün geçirdik. Eriklide deniz
,doğa ve muhabbet bize yetti. Nereye gidelim ne yapalım demedik. Akşamları
merkezde volta atmak,yemek yemek ve okey
oynamak için çıktık.
oynamak için çıktık.
Latife hanımın
misafirperverliği de çok iyiydi, bize mantılar yolladı sağ olsun. Denize girmek için en
sakin yerleri gösterdi. Çok çok teşekkürler.
Erikli'nin denizi her zaman temiz,kendi kendini temizleyen
akıntılarının olması nedeniyle.50 metre açılınca derinleşen bir deniz,altının kum olması çoğu kişiye cazip gelebilir. Eriklide
yüzmek güvenli…
Yürüyüş yaparken
hangi sitenin çiçekleri ve ağaçları çok güzel diye kendi aramızda tartışmalar
yaptık .. Karar veremedik.
Ağaçlarda
meyvelerin hiç kopartılmamasını da anlamadık. Çocukların ve insanların gözü çok
tok muydu veya başka bir şey mi bilemedik.
En çok ise üç
tekerlekli bisikletlerin arkasında sepet ile alışverişe giden hanımların çokluğu
dikkatimizi çekti. Karar verdim yazlığım
olursa ben de alacağım.
Erikli ailece gidilebilecek doğa
içindeki evlerde, sakin huzurlu, çocukların arkadaşları dışarıda korkmadan akşama
kadar oynayıp bisiklet bineceği veya yüzeceği tatil köyü havasında.
Sazlıdere’de kuzenim Selma yazlık aldı. Gelmedin uğramadın derken uğradık. Ve bayıldım.
Bu kadar sakin ve bakir denilen yer burası olsa gerek.İki tane iskelesi bile var,çok güzel manzaralar çıkıyor.
Küçücük koyda
birbirini tanımayan yok.Saat 3-4 gibi ufak bir özel araçla dört
gözle beklenen dondurmacı geldi. Dondurması muhteşemdi.
Sazlıdere’de
sadece bir market var.
Kuzenim Selma ve Eşi Hakan’a misafir geldi diye sitede oturanlar güzel kıyafetler ve ellerinde evde yaptıkları kekler ve kurabiyelerle, çitlemek için çekirdekleriyle bizi ziyarete geldiler.Ve bu ortama da bayıldık.
Kuzenim Selma ve Eşi Hakan’a misafir geldi diye sitede oturanlar güzel kıyafetler ve ellerinde evde yaptıkları kekler ve kurabiyelerle, çitlemek için çekirdekleriyle bizi ziyarete geldiler.Ve bu ortama da bayıldık.
Hakan bey’in gitar
çalması ve ona eşlik eden şarkıları dinlemek bizi mest etti . Tekrar tekrar gitmek
için sözleştik.
Keşan Tarihçesi
Keşan... Anadolu'yu Çanakkale Boğazı'ndan Avrupa'ya
bağlayan kavşak...
İstanbul'dan İpsala Gümrük Kapısı'na, oradan
Yunanistan'a uzanan yolların kesişme noktası... Tarih boyunca çeşitli
külturlerin geçiş merkezi olan, yolağzındaki bereketli topraklar... Yeşille
mavinin kucaklaştığı doğa harikası Saros Körfezi kıyıları...
Günümüzde; E-87, E-84, E-90 karayollarının kavşağında
bulunan Keşan, Edirne'nin en büyük ilçesi. Edirne, İstanbul ve Çanakkale,
Keşan'da buluşuyor ve oradan Yunanistan'a ulaşıyor. Avrupa'yı, Anadolu ile
buluşturan yolağzındaki Keşan, Edirne'ye 112, İstanbul'a 215, Yunanistan'a ise
sadece 35 kilometre uzaklıkta. Doğuda Malkara, batıda Enez ve İpsala, kuzeyde
Uzunköprü, güneyde Gelibolu ve Saros Körfezi'yle çevrelenen ilçenin, 5 beldesi
44 köyü var. Keşan halkının önemli bir kesimi, 19 ve 20. yüzyılda Bulgaristan,
Yugoslavya ve Yunanistan'dan göç eden Pomaklar, Boşnaklar, Gacal diye de
bilinen Türkmenler ve Romanlardan oluşuyor.
Çağlar boyunca, orduların ve kültürlerin kıtadan
kıtaya taşınmasında, geçiş noktası olarak rol oynayan Keşan'da, tarihöncesi
dönemlere ait yaşam izlerine rastlanmıyor.
Ancak, eski çağlardaki adı 'Zorlanis' olan Keşan'da,
binlerce yıl önce Lüviler ve Trak boylarının yaşadığı sanılıyor.
Arkeolojik kazılarda elde edilen sikkeler, milattan
önce 5 ve 4. yüzyıllarda bölgede Trak boylarından Odrislerin yaşadığını
gösteriyor. Mecidiye sahilindeki millattan önce 4. yüzyıla ait yerleşim
kalıntıları da Keşan'ın ilk çağlara kadar uzanan tarihine ilişkin bulgular
arasında. Yayla ve Gökçetepe sahilindeki kale kalıntıları ise ortaçağda bölgeyi
denetimi altında bulunduran Cenevizlilere ait..
Sırasıyla eski Yunan, Pers, Makedon egemenliğinde
kalan Trakya, milattan sonra birinci yüzyıldan itibaren Roma hakimiyetine
geçti. Via Egnatia yani Egnatia yolu üzerinde bulunan Keşan, bu dönemde daha da
önem kazandı. Çünkü, Milattan önce 145 yılında, 6 metre genişliğinde inşa
edilen Egnatia Yolu, Roma ile İstanbul'u birbirine bağlıyordu..
Karadeniz, Ege, Adriyatik arasında önemli bir askeri
ve ticari ulaşımı sağlayan Egnatia yolu, Bizans döneminde de önemini
korudu. Ortaçağ boyunca Keşan, Balkanlardan inen Gotların,
Avarların, Bulgarların ve Peçeneklerin saldırılarına uğradı. Bizans başkenti
Konstantinopolis'in bu akınlardan korunması için, 7. yüzyıldan itibaren,
Keşan'ın ana yol üzerindeki konumu giderek güçlendirildi. Garnizon olarak
nüfusu artan kasaba, 10. yüzyıl başında başpiskoposluk düzeyine yükseltildi ve
Konstantinopolis'e bağlı bir metropol görünümü kazandı.
Bizans'ın iç karışıklıklarından yararlanarak
Rumeliye geçen Osmanlılar, 1354'de, önce Gelibolu'yu, kısa süre sonra da
Trakya'yı fethettiler. Şehzade Murat, İstanbul'a uzanan yolun denetimini
sağlamak için, komutanlarından Gazi Evrenos'u Keşan'ı fethetmekle görevlendirdi.
Fethin ardından Egnatia Yolu Osmanlı denetimine geçti.
'Sol Kol' adıyla, ana güzergah özelliğine sahip olan
yolun üzerindeki Keşan, Osmanlı döneminde de önemli bir geçiş merkezi oldu.
Keşan ve çevresine, Anadolu'dan gelen Türkmen toplulukları yerleştirildi.
Keşan'ın merkezi olan Rusköyü ile 13 vakıf köyü, 16.
yüzyıl başında, Osmanlı vezirlerinden Hersekzade Ahmet Paşa'ya mülk
olarak verildi. 16. yüzyılda 29 olan köy sayısının, 17. yüzyılda 47'ye
yükselmesi, Osmanlının kazaya verdiği önemin ve gelişmenin göstergesiydi.
19. yüzyılda, Osmanlı'nın Rumeli bozgunuyla birlikte,
Keşan da işgaller ve göçlerle sarsıldı. 1828 ve 1877'de Ruslar tarafından iki
kez işgal edildi.1878-79'da Rusların Balkanları işgaliyle başlayan göç
dalgasından, Anadolu'ya giden ana yolun üzerinde bulunan Keşan da etkilendi ve
göçmenlerin bir bölümü burada yerleşti.
Keşan, son olarak I. Dünya Savaşı'nın ardından, 30
Temmuz 1920'de Yunanlılar tarafından işgal edildi. Keşan halkı, Ulusal Kurtuluş
Savaşı'na katılan 'Trakya Müdafai Hukuk Cemiyeti'ne tüm güçleriyle destek
verdi. İlçe, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kazanılan 'Büyük Zafer'in
ardından, 19 Kasım 1922'de bağımsızlığına kavuştu.
Yolların kavşağındaki Keşan, her dönemde çeşitli
kültürleri buluşturan bir merkez oldu. Yüzyıllarca Osmanlı yönetiminde kalan
Keşan'da, imparatorluk şemsiyesi altında farklı halk toplulukları bir arada
yaşadı. Azınlıklar kendi inanç ve geleneklerini sürdürdüler. 1894 Vilayet
salnamesine göre; Keşan'da yaşayan Rum ve Bulgarların sayısı 25 bine
yakındı.1874 yılında ilçede; 4 cami, 2 kilise, 1 medrese, 12 çeşme, 5 sebil, 2
bedesten, 11 han ve 2 hamam olduğunu kayıtlardan öğreniyoruz. Ne yazık ki
bu tarihi eserlerden çok azının günümüze ulaşabildiğini görüyoruz.
Keşan'da günümüze harabe olarak ulaşan en eski
eserler; Mecidiye sahilindeki MÖ 4. yüzyıla ait yerleşme kalıntılarıyla, Yayla
sahil kesimindeki kale kalıntısı ve Gökçetepe'de Ortaçağ'da inşa edilen Ceneviz
kalesi. Bu eserler de arkeolojik çalışmalarla, gün ışığına çıkarılmayı
bekliyor. İlçe merkezinde bulunan Hersekzade Ahmet Paşa Camii,
restorasyonlarla günümüze sağlam olarak ulaşabilmiş en önemli yapı.1511'de,
kesme taştan inşa edilen tek kubbeli camii, erken Osmanlı mimarisi
özelliklerini taşıyor. Giriş kapısı tarafındaki bölümü sonradan eklenen
caminin, avlusundaki 12 köşeli mermer şadırvan ve üzerindeki süslemeler dikkat
çekiyor. Caminin haziresinde çeşitli dönemlere ait mezarlar ve işlemeli mezar
taşları yer alıyor. Camii yakınındaki Osmanlı dönemine ait çift kubbeli hamam
da kısmen yıkılarak günümüze ulaşabilmiş tariihi eserlerden.
Keşan'da zamana meydan okuyan eserlerden birisi de
Mercan Köyü'ndeki tarihi taş köprü... Osmanlı köprü mimarisinin belirgin
özelliklerini taşıyan köprü, üç kemerli...Su taşkınlarına karşı gözleri bulunan
köprü, korkulukları yıkılsa da ayakta kalabilmeyi başarmış...
Hersekzade Cami civarında bulunan bir kaç eski taş ev
günümüze kadar gelebilmiş eserlerden. Yukarı Zaferiye Mahallesi'nde ise kentin
tarihi dokusunu yansıtacak yoğunlukta taş evler bulunuyor. Yöreye özgü sivil
mimarlık örnekleri olarak dikkat çeken bu yapıların çoğu yok olmakla karşı
karşıya...
Biz gezerken araştırırken çok çok keyif aldık..
SİZLERE DE PATİ PATİ GEZİLER DİLERİM..:)
Keşan'ın tarihçesini Keşan belediye sitesinden kopyaladım daha ayrıntılı okumak isterseniz keşan tarihi de bulunan linkten takip edebilirsiniz.
Biz gezerken araştırırken çok çok keyif aldık..
SİZLERE DE PATİ PATİ GEZİLER DİLERİM..:)
0 comments:
Yorum Gönder